24 Ekim 2010 Pazar

Kâfi

                   Ne çok değiştik yanlışlıkla.
       Senin işaret parmağın hâlâ aynı tatlı küt kesim.

        Oysa ben,
       Andersen'den bir harf bulmak uğruna
       zaman zaman Danimarka'ya gitmek isterim.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Fazla mutlu hissettiği zamanlarda da henüz çekilmemiş acılarını düşünüp üzülüyor.

Salak mıdır nedir acaba?
Bu salaklığı bâki midir nedir?

15 Ekim 2010 Cuma

Elbette hâlâ bayılıyorum
her gün başka bir kağıtla kaplayıp
üzerine renkli kabartmalı etiketler yapıştırdığın
ruhuna

10 Ekim 2010 Pazar

Kara Kutu


Yüzüne bir şarap güzelliği indi o an
allar pullar havaya saçıldı
ısrarla "yarın bugün oldu" diyordun    
"geçti gece"                    
ısrarla inanmak istemedi holdeki masa geçtiğine            
dünden kalmış elmalar bozulurdu
üstündeki külden bardak çoktan dağılırdı                      
tuzla buz sıkılırdı sarhoş kelebeklerden
  
Oysa büyük avludan gün ışığı eksilmedi aylarca.
Kurmalı müzik kutusu tınısını bitirmedi,
on derece birden değişmedi mevsim de.

Koskoca evde insan kalabalığı

çocuklar uyuyamadı ölüm korkusundan

düş kaçıran yelpazeyi birbirlerine saplamaktan

Oysa
hasta kapısında tek işarete muhtaç gibi yine
Yarın bugün oldu diyordun, geçti gece


6 Ekim 2010 Çarşamba

Masal

"Bir yokmuuş, bir yokmuuş" dedi masalın sonunda. Gel gör ki, en başından yok saymak gerekiyordu. Boşuna çevirdik renkli resimli sayfaları. Hani kerevetine çıkılıyordu sonunda? Sahi, kerevetine ne demek? En iyisi yok sayalım biz bu masalı. 
- Aaa baksana burda yapraklar var turuncunun yüzbin tonunda. Bir de bir kuş var simsiyah ama gagası tatlı bir turuncu.

                           
Yine de kemanın rengi sezilmiyor bir yan flüt edasında.