24 Kasım 2010 Çarşamba

22 Kasım 2010 Pazartesi

"Dedin ki, körlerin başlarını kaldırmasıyız/ Onlara hiç bakmamış yıldızlara." 
Bunu düşünüp durdum

15 Kasım 2010 Pazartesi

Boş

"Bir şeyin mavi olması güzel olması için yeterli sebeptir" dedi. 
Büyük yanılgı diye düşündük, yine de kadının saçlarından alamadık gözlerimizi.
 
"Sonsuza kadar onu sevmekten korkuyorum" dedi.
 
Sonsuza kadar onun tarafından sevilememekten korkuyor diye düşündüm, ama kelimeler beynimizi delmişti. Mavi bir akıntı sızdı düş boşluğundan.

Bakakaldık.

12 Kasım 2010 Cuma

Eskiden belediye otobüslerinde yanlış durakta inmekten çok korkardım, durak saymak pahasına ne kitap okuyabilir ne de etrafıma bakardım.
Şimdi, bilmediğim şehirlere bile bile kaybolmak üzere gidiyorum.

4 Kasım 2010 Perşembe

Dın dın dınn!

Ya senin sıkıntın bana geçiyor, ya da havada bir problem var.

Onların hikâyesi nasıl olursa olsun, bilmek istediğimiz şekilde aklımızda kalıyor. Petrol yeşili ceketli kadın hakkında anlattıklarıma inanıyorsun, çünkü ben de inanıyorum. Artık bir önemi yok onun gerçek hayatının. Konuştuğumuz anda çoktan geride bıraktı yaşanmışlığını. Yarım yamalak Türkçesiyle bir yalanın peşine düştü. "Ama Allah baba sevmiyor içkiyi, öyle değil mi?" deyip şarap şişesini kafasına dikerken, biz ceket yakasındaki lekenin gizemini çözdük. Önemi yok artık havanın kasvetinin. 

Kadına bakarken anlayamamışız saatlerce. 
Ayakkabımızın ipleri çapraz bağlanmış birbirine
Kötü bir şakaya ortak edileceğiz besbelli.