28 Temmuz 2011 Perşembe

İçinden Müzeyyen Geçen Yazı

1994'te Troy oyuncaklar ile Hugo'yu hep birbirine karıştırdı Müzeyyen. 99'da depremi yaşadı, göçük altından sonsuz çöküntüyle çıktı Müzeyyen. 2001'de babası iflas etti, bir süre et yiyemedi, yeni bir t-shirt de giyemedi Müzeyyen. 2005'te feci şekilde aşık oldu. Midesi alabora oldu; yelkenlileri balinalara tek tek yutturdu.
Bir kadeh şalgamla anason tadını kanına yollar gibi hepsini unuttu Müzeyyen.
Amasra'daki Tavşan Adası, Foça'daki Eşek Adası'na yeğ midir; turptaki o şehvetli mor, tuzlu suda bekletilmesinden midir? Hiç bilemedi...
Soğuk kış gecelerinde, bir de kombi bozulmuşsa, Eskişehir karını şarap ve 48. Sone ile selamladı. "Canevime usulca sokup gizledim seni, girip çıkasın diye kendi keyfine göre. Seni çalarlar oradan bile, işte korkum bu. Böyle değerli ödül, hırsız eder namusu." Üstünden atamadığı kirli battaniye ile.
Hava aydınlıksa eğer, ela gözlerinde bir galaksi yağmalanırdı cücelerce. Tabi, Celal'in dediğine göre.
Celal, şu tekel bayii sahibinin yeğeni. Lise 2'de az daha ölüyordu motosiklete kasksız bindi diye. Başı sabit, ayağı alçıda tam üç ay zamanı yatakta çiğnedi. Okuldakinden yüzlerce fazla kitap sayfası çevirdi. Sonra da devam etmedi tahsiline.
Müzeyyen Celal'den üç yaş büyük, yüksek lisansın son demlerinde. Alkolsüz içeceği bile Köşe Tekel'den almaya gayret gösterir; Celal okuduğu kitap isimlerini tezgah üstünden Müzeyyen'e gösterir. Henüz kendine bile açıklayamadı Müzeyyen, evde açılmamışı varken az yağlı peyniri oraya sorma ihtiyacını.
Umut Çay Evi müdavimleri iyi bilir fakat, Celal'in açık kahve gözlerini gece boyu düşlerle oyalayıp; günde iki paket zehri içine nakşedeni.
Çok arkadaşı vardır ama; kitapçıya ve gitar teli almaya hep yalnız gider Müzeyyen.
Müzeyyen Senar'dan pek haz etmez, bunu söylemekten de hiç çekinmez üstelik. İşte sırf bu yüzden, geçtiğimiz Perşembe gece 02:45 sularında, kimliği kısmen belirli diş hekimlerince dayak bile yedi Müzeyyen.
Patlamış dudağının alacasından Celal falan değil de; Lorca dedi sanki. Aklı köşegenler çizerken ağır aksak düşünüyordu Müzeyyen.
İnsan aniden kurşuna dizilip, son nefesini rüzgara verebilir şekilsiz bir tarla ortasında.


Şükür, ucuz atlattı uçan tekme denemelerini de.


Gül yüzü daim olsun Müzeyyen. Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir şimdi.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Balans

Yenilgiler bütünüyüm.
Hayırsızım. Çok az dedim konuşabileli.
Tüm yalanlarına inandım mendil satan çocukların.
Hepsinin annesi kanserdi, babaları savaş gazisi.
Unicef, anaokulu yapmak yerine genç bombacılar yetiştirecek olsa dahi,
Aynı tebessümle atardım imzamı.

Dengesiz bir hayvan kapanıyım.
Kan ter içinde bir acemi.
Sol serçe parmağımdan beynim akıyor
Yine de tutuyorum dilimi.


8 Temmuz 2011 - Cumhuriyet Ekspresi