27 Nisan 2011 Çarşamba

Bilinç Akımı

"Bir kadın var beni onun iki eli, iki gözü kurtarır yaşamamaktan." diye susan us sonrası gibi. 
civarımda Böyle bir adam var, tam değirmen savrulurken tutup geri getiriyor maviyi. ortalık gülümseyince de çıkıp gidiyor.
ah bir de denilen. arkadaşlara çok değer vermekten kaynaklanacak hayal kırıklıkları yüz gösterebilirmiş başımıza gelmeyenden. bir de üzülmüşüz diye 20li yaşlarda bu kadar yakınınca ileride acının şiddeti ne olabilir?den
bir de eskişehir'in ara sokaklarını yeterince hazmedememekten ileri gelen iç sıkıntısı var. burada hiçbir pasaja girmemek üstüne de "pasajlar"ı henüz okuyamamış olmak.. aaa bir de her şehir dışında kahvelere, çay ocaklarına dalabilirken burada "aman şimdi bir kadın olarak.." güdüsü. kanatlı fırındaki amcaların gecenin köründe tüm gülüşmelerimiz karşısında somurtmalı sakinlikleri. yüzde yüz elma suyunun dinginliği. kerim bize bir nimettir. o reklamcılık dersleri de ne garip plastiktir. bir de zamanla sanılanın değilliği diye fevkalade akıl deşen durum çıkıyor yaşamadan bilinmezden. bir de öyle ufacık şeyleri tıkıpıkı tükürmek. işte bak bana göre.. diye başlayan açıklama çölümüz. bir de petrol yeşili keten ayakkabı ne de güzel şeymiş. ve çok istediğin bir şeyin farkında olup peşinden koşma şahaneliği neden 5 durak ötede kaldı ki? bir de"abilerin abisi" denen zımbırtı beni öyle korkuttu ki, vardır her iyilikte bit yeniği demek büyük yenilgi. bir de bugün ankara'yı özlediğini anlayıp kendine şaşıran yüzde bilmem kaça kaç kişi girmiş olabiliriz? bir de sokakta limonlu dondurma yiyebilmek için kime niye ihtiyaç duyulabilir? bir koltuğun bana göre sağında oturan her insan aynı filmde aynı zamanı düşlemiyor. mümkündür.

16 Nisan 2011 Cumartesi

Lektik


VLADIMIR: Zaman durdu.
POZZO: İnanmayın efendim, inanmayın. Her şeye inanın, buna inanmayın.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Karıncalanma

Öyle çok unutuyorum ki bilmem kaç gündür. Verdiğim sözlerin nâmı Fizan'dan geri sayıyor. Yaprakları soydum oyaladım. Mandalina tanesinin jelibona dönmesini bekliyorum. Öyle karıştırıyorum ki aklımı, hep onlar karıştırıyor diyorum. Tahammül edenler var halime, "ben olsam hiiiç.." ile başlayıp, haroşa örgüyü kürdili hicazkar makamında, Mazlumlar'da yediğim bir tavukgöğsü kıvamında; cambazların derme çatma koridor boyamasında bir susup ikişer üçer boynuma doluyorum.