16 Ocak 2012 Pazartesi

Nupelda

Kızın gözü çay bardağımda. Bardak nereden benim oluyor? Ajda bardağının hikayesi beynimde vuku bulalı bugünden geriye on beş ay kadar oluyor. Boy:1.68 Göğüs:99 Bel: 63 Kalça:101 Bilek:23

Kızın gözü çay bardağımda. Bitirir bitirmez yenisini koyacak, tedirginim ama belli etmemeye çalışıyorum. Son yudum buza döndü. Belinden sıkıca sarıyorum bardağı, köy köy dolaşan demir ustaları gibi, kıymet bilir gibi. Bana bu kadarı kafi, sonra uykum kaçıyor diyemeyeceğim. Yahu demi az olsa diyemeyeceğim. Ayağa kalktığı an "ayağı takılmasın aman" diye dilemekten başka bir şey diyemeyeceğim. Kulaklarını deldirir, küpe alamaz da beyaz ip takar senelerce. Dünya yeteneklisidir, son hızla ip atlar da üç numara büyük terliği ayağından fırlamaz saatlerce. Ayağını yere vurdukça kumdan tozlar kalkar; kuma işer, S çizer çocuklar. Hamam böceğinden, bilhassa yılandan korkma lüksü yoktur. Üzüm bağında deri değiştirince yakından bakıp durur. Engerek gece avlanır. Urartu'dan kalmış öyle ya bu üzümler.
Abisine çok yakışır babasının lacivert ceketi. Okulun ilk günü abisi, veli toplantısında babası giyer. Sabahın körünün serin ışığı da en çok dut ağacına yakışır Temmuz'da. Dutu sallarlar, iki gözünde iki koca nazarlık, Çavşin serer çuhayı.
Çavşin'in gözü bardağımda. Kafi diyemeyeceğim. Ne diye buraya bu mevsimde geldiğimi, -çok üzgünüm ama- şu an söyleyemeyeceğim. Köyleri dolaşan seyyar demirciler işi bırakalı çok oldu.

Muğla'ya gitmek kadar kolay değil sahlep yapabilmek, aynı şey olur mu hiç? sahlebe mahlep kondurulmuyor.

Bir Muğla türküsünde diyordu "Demirciler demir döver tunç olur. Sevip sevip ayrılması güç olur." diye.

‎”Bir mevsim geçecek… Yeşilleneceksin sen de… Durup dururken. ” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder