5 Mayıs 2012 Cumartesi

signomi

düşen ayakkabısını tekrar cebine sıkıştırdı. kaldırımda üç kişiler. aysel ve leyla sigara içiyorlar altındağ'da.
düşen ayakkabımı cebime sıkıştırdım. aysel ve leyla közde mısır alıyorlar 3 lira.
düşen ayakkabını cebine sıkıştırdın. dibine sakız yapışmış. aysel ve leyla takı-toka bakıyorlar. elin parmakların balon balon oldu..
o adamın adını alacaktım. tutacaktım eldiven tiftiklerinde. sormadan hüviyetini gösterse dedim birden. cümle sonlarına virgül atmaya yok mecalim. ne olduysa ondan sonra oldu işte. gittiğimiz restoranda gazlı içecekler serbestti. 3 taneden sonrası öyle zararlı ki; önümü göremez oldum, gaz bombası düştü peşime. çok hızlı koşuyorum, en hızlı koşan hayvan türü gibi diğerlerinden. diğer hayvanlar koşarken ayıp olmasın diye bir de. gazlarla çevrinen yaban mersinine döndüm. adam bir diğeri için, resimlerle konuşuyor dedi. şiir gibi konuşuyor dese anlardım. ben resimlerle sanki çiçekler boyun bükmesin diye yapılan nutuklar gibi sandım. imgeymiş meğer.burada imge: renkleri rutine çaktırmadan püskürtme sanatı. dedi. en kallavi hint ismi bile kolaydır bu söylediğinden. hem zaten
ne geldiyse başıma "empati" sözcüğünü yanlış anladığım için geldi. incinirim ben, in cin top oynasın yamaçlarında.
tren yolunun üstündeki köprüden geçerken cebinden hızlı trene fırlayan 7 punto topuklu ayakkabının peşinden Ankara'ya gitti. Ankara garında bir çay molası. ayakkabısı donmuş trenin tavanında aylardan şubat, orkide ise teferuatmış.
düşen ayakkabısını tekrar cebine sıkıştırdı. kaldırımda üç kişiler. aysel ve leyla sigara içiyorlar stadyuma karşı. biri daha çabuk bitiriyor. sahi bir de onlar vardı, doydular mı ki közlenmiş mısırla?
-ah mualla lütfen artık anaç olma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder