29 Haziran 2012 Cuma

Koala

Bak burada saat yedi sularında, güneş sol yüzüne ışırken / ben akşam güneşi derim akşam güzeli olur tüm ölümlüler. Bak bu evde, bu iki kız ve bir oğlanın misket attığı yerde / memeleri küçük bir kadın oturuyor. Bak çamaşır ipinde danteli yıpranmış bir atlet salınıyor. İp askıları omuzdan santimce düğümlü. Memeleri küçük bir kadın oturuyor. Bir adama ait değil hiç bir pantolon. Yeşil olanı kadın merdiven silerken kullanıyor. Bak baldırında beyaz benekler dolanıyor. Sabunlu su deyince bisikletin iç lastiği diyor oğlan. Hapisteki babalar boyunca avukat olmak isteyen çocuklara inat Ahmet Usta'ya uzanıyor çocuk. Yaz tatili geldiğinde karnesiyle koşa koşa dükkana gidiyor. Baş parmağı matematiği kapatabildiğince...

Bundan 30 sene önceydi tam. Bir kanun sesiyle kirpiklerini kıvırabilir şimdi deniz... Babasına aşina çocuklar yaşarken bu kadar koklamaz yediği meyveyi, akşam yedi sularını. Yemek vaktini beklemez sokağa fırlamaya. Hayatı başka hayata iç güveysi değilse, bir balkon uykusu için sevdiği şarkıları başında taşımaz olgun semailer. Bundan 30 sene önceydi. Kuruyan çamaşırlara hikâye yazardı peltek bir kadın. Sonu başından habersiz cümle birikintileri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder