25 Mayıs 2013 Cumartesi

camgöbeği

Yaşadığı evde tanıdığı herkes varken, bırakıp gidiyor. Vestiyere sıkışan misafir terlikleri ve lavobadaki su bardakları peşinden koşacak sanıyoruz. O da sanıyor. Sigarayı bıraktığından beri, solungaçlar taktı bahanelerin sırtına. İç cebinde atamadığı kibritleri buluyor. Akşamı yağmur.
Kupa maçları televizyonda, hayali skorlar ayakkabılıktaki kuponda duruyor.
Şimdi bu adam var ya; işte biraz esmer. İşte biraz orta yaşlı. Biraz herkes gibi spora başlayacağını, başka yerlere taşınacağını, dünyaya kaç kere geleceğini... söylemişti alt geçitlerde. Nereye gidersen git, bir çanta almadan çıkamazsın demişti. İç cebini sökemedi yalnızca. İşte bu adam biraz herkes gibi, ona hediye edilen paketleri acele sıyırıp, keşke beni bu hale getirmeselerdi demişti. Saksı çiçeklerine içme suyu verip yaşatmayı bir türlü becerememişti. Evinden çıkan kadınlarla kapı önünde sohbet ederdi. Gitme diyecek metaneti karşıdakinden beklerdi. Tekrar ettiği lafları kaçıncı kez söylediğini aslında hep bilirdi, dinleyen gözünde bulsun diye yalandan başa sarardı. Çay koyardı mütemadiyen, dudak payında altın oran arardı. Herkes on yılda olgunlaşır; onu piranalar hızlandırılmış programda ısırmış, iki senede sevinçleri havalandırmaya yolladı. Güldüğünü görmemiş yaşadığı evde tanıdığı herkes, beşyüz gündür.
Çayını yarım bırakamaz diyordu o herkes. Gitmez bile demişlerdir kesin, aralarında sohbet ederken.
Uyuyorum ama rüyalarımı öyle tam da hatırlamıyorum.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Kadın duvar saatini, abajurü bile aldı yanına.
Sağ bacağını orada bıraktı ama.

9 Mayıs 2013 Perşembe

"Pencere sokağa baksın, sabah 7'de körüklü otobüslerin geçişini duyayım." Son bir ayda altı ayrı evde uyudum, mecburiyetten. "Ben başka yerde yatamam" tükürüklerimi de yuttum bir güzel. Sonra üzüldüm, sonra dediğim daha dün. Uyandığım pencerelerin fotoğrafını çekseydim diye. Yola bağışıklık kazanıyor insan. Yol kendini yok ediyor, alınganlık yapıyor. Otogarın altındaki kuru temizlemeciler, her sabah yer altında sigara içiyor, kaptan gömleklerinde mayhoş koku ve sarımtırak işaret parmak kenarları.. Düşünmekten sevemez olduk birer birer. Bunlar hep beni lafa tutuyor

8 Mayıs 2013 Çarşamba

"sen de iyi ki doğdun" deyip, göz kapağından öptü.
öyle deme.. sanki yeşildi de uyuyakaldığın kanepen. dinginleştim yastık izi sağ yüzümde. öyle yeşil, önceki günden kalmış; bir kuşun süs pençesi, yazdan habersiz. uyudun diye. sevindim, rüyasında güler insanlar 3 yaşından bir deste bile almış olsalar. diye.
iyi oldum. uyudun. omuzlarımı aldım omuz başıma. ne çok yorgundum.. bir komşu haber veriyormuş gibi eski düşlerimi.