29 Ekim 2014 Çarşamba

şehrin öte yanında, bu durağa uzun aralıklarla gelen bir otobüsü beklemek üzere aheste ilerliyorsun. durakta bir kişi var, bir yandan da acelen var. "otobüsün gelmesine zaman var" diyorsun. uzuncadır sigara içmemişsin, tütün ucuz diye tütüne başlamışsın, saramıyorsun doğru düzgün. atıyorsun elini çantana. birazcık arıyorsun. tütünü buluyorsun, filtreyi buluyorsun, kağıdı arıyorsun. el yordamı ile hissettiğin her şeyi kağıt paketi sanıyorsun. en sonunda kağıdı da buluyorsun. başlıyorsun sarmaya. olmuyor. bir daha deniyorsun. filtre yerinden çıkıyor, bir daha deniyorsun. bi tarafı kalın duruyor. bir daha deniyorsun, gözün bir yandan yolda. "otobüs biraz daha gecikse" diyorsun. bir daha deniyorsun bu sefer sadede geleceğini anlıyorsun, sarıyorsun, kağıdı dnalarınla kapatmaya çalışıyorsun. eline yapışıyor. tekrar deniyorsun dağılıyor. ters tarafından sarmışsın, yapışkanlı tarafı içe gelecekmiş. otobüs geliyor.
hayatın kısa tanımı sadece bu.
içinde yaşadığım dünyanın hiçbir zerresine inanmıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder