1 Ağustos 2015 Cumartesi

pediatri

denizin ortasında duruyorduk. orta yerinde denizin. hava almaya çıkmışız bir de utanmadan. boğaz havası.

dün bir polis gördüm. caddenin orta yerinde. elinde silah vardı. korktum. bir çocuk büyümesi geldi aklıma. gün aşırı gördüğü bu silahlarla. yanmayan yerlerini karla kaplaması geldi. aklıma.

bir oyun izlemiştik geçtiğimiz sene. sahnenin önü kocaman cam kaplıydı. oyuncular japon balığına dönüşüyordu burdan bakınca. kulaklıklar vermişlerdi. müzedeymişiz sanki. içerinin dekoru çoğunlukla hastane odası. son oyunmuş. galiba ondan doluymuş. kapandı sonra tiyatro.

"kimi sevdin de böyle güzelleştin?" diye sordum kadına. bu kadın bu kadar güzel değildi. gözlerine uzun süre bakılmıyor artık. saçlarını atmazdı kulağının ardına. film artistleri gibi, atıyor şimdi. gülümsedi kadın. susuverdi. soru, cevaptan çok daha önemliydi.

yan bardan gelen müzik ruhumuzu aldı. hiçbir yere kımıldayamadık dakikalarca. "ne güzel" dedi. "hayat gerçekten varmış gibi."

bunu deniz söyledi.

"beşiktaş'a giderken kimse nazlanamaz."

bunu da bir başkası. söyledi.

"kavgalansak diyorum bazen, o yerden nasıl çıkıp da bir hışımla gideceğim ben. o uzay mekiği binaların arasından... arkaya baktığımda artık göremeyeceğim penceresinden."

bunu da ben kendime. söyledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder