28 Mart 2017 Salı

bilinç akışı

"Unutulmamak için ölmeyi mi bekleyeceğim?"
"Zeki Müren beni rahatsız etmiyor, fotoğrafı da. Büyük hali şöyle, kalsın burda."
"Zaman geçmiyor gibi oluyor, kimsenin yaşlandığını anlamıyorum. Çocuklarımız yok diye mi?"
"Geçmişten birini gördüğümde, yaşama yeniden güven duyuyorum."
"Akrabalarımı reddetmeseydim keşke."
"Onlara nasıl olduklarını sormak için çok geç kaldım."
"Tahammülüm kalmadı, görmeye bile."
"Atlatamadığım şeyler var, beni böyle kabul edin."
"Fazlasıyla yorgunum, yetişemiyorum, karıştırıyorum sözcükleri"
"Böyle anlarda, orda olmamam gerekiyormuş gibi hissediyorum."
"Ya da yakınsak, ancak o kadar kalabiliyorum"
"Daha nazik oldum zamanla, kendime bile."
"İncitmekten ürküyorum, kendim için aşırıya kaçıyorum."
"Bir proje gibi, berraklaştım kendime. Gidebileceğimiz başka bir yer varmış gibi"
"Yanlış yerde olduğumu hissediyorum çoğu zaman, her bakımdan."
"Savrulmuşum gibi"
"Tasarlayıp da, başaramamışım gibi"
"Bu dünyanın nimetleri, heyecanları, acıları ve oyunları bana göre değilmiş gibi"
"Rüyalar görmek istiyorum."
"Hastalanmaktan korkuyorum"
"İhtimallerimin yok olmasından korkuyorum"
"Kaybetmekten korkmuyorum."
"Gerçekmiş gibi davranamıyordum, artık yolundayım"
"Bazen fazlasıyla rahatsız oluyorum bundan"
"Ölmek istemiyorum"
"Yazık olur gibi geliyor"
"Ölürsem"
"Layıkıyla yapamadıklarıma"
"Görüp bilip bir de"

18 Mart 2017 Cumartesi

Supernova

İnsan bekleyip umut bağladığı şeylerin olmayacağını anladığı an, yeni bir güce bürünüyor. Umutsuzlukla kenara çekilmek anlamına gelmiyor bu. Kişioğlu kani olup, çabasını ve gücünü, inatla ve sabırla bıraktığı o koca boşluktan geri çekiyor sadece. “Tamam” diyor. “Olacağı yok.” Sonrası kısa süreli süper kahramanlık. Kendine tüm ihtişamıyla “Güç bende artık” diyebilir, hiçbir sakıncası yok. O gücüyle sakinleşip kendini toplayabilir, özünü yakalayabilir bile kim bilir. Ah tabii öyle bir ihtişam hala mevcutsa.

Çünkü kişi, o dönüm noktasına geldiğine, kendisini tüketip perperişan etmeden inanmıyor. Vazgeçmesi, bırakması için herhangi bir işaret bekliyor, ilahi yahut beşeri.. Buna rağmen genellikle bu ısrarının karşılığını ruhsal ya da fiziksel biçimlerde, her koşulda pek ağır alıyor. Kendisinin eski kendisi olmadığını, psikolojik girdaplarda boğulduğunu, hak etmediği muamelenin standarda dönüştüğünü, yahut böbreklerinin iyi çalışmadığını fark ediyor. Vücudu ağrı ve yara içinde kalıyor bazen de. Diyor ki, “Ah be süper kahraman, kendini ne hale getirdin Allah aşkına?”

Yanım omzum yenik süper kahramanlarla dolu. Boşluğa üflediğimiz ne varsa, sevinçleri de alıp gitmiş. Yine de bir yanımız kanmaktan vazgeçmiyor. Kanmayı direnmek ile eşdeğer tutuyor. Direnç gösterecek kıpırtımız yitiyor, dönüşüyoruz kendimizi aşağılayacak kadar. Metropollerde evsizleşen köy ağaları gibiyiz.

İç organlarımız birbirini tüketti, etkiye tepkimiz minimuma indi, uykumuz, huyumuz, suyumuz yitti ve sen süper kahraman hala mı demiyorsun "Tamam, olacağı yok" diye? Diyemiyor, bırakıp dönüşemiyor musun?

13 Mart 2017 Pazartesi

Vakar
















-Hayatımın bir döneminde sadece mavi giydim.
-Hayatımın bir döneminde sadece vegan beslendim.
-Hayatımın bir döneminde sadece erkeklerle birlikte oldum.
-Hayatımın bir döneminde sadece köpeklerle iletişim kurdum.
-Hayatımın bir döneminde sadece değiş tokuş ile geçimimi sağladım.
-Hayatımın bir döneminde sadece kitap okudum.
-Hayatımın bir döneminde sadece ekranlara baktım.
-Hayatımın bir döneminde sadece şarkı söyledim.
-Hayatımın bir döneminde sadece yiyecek satın aldım.
-Hayatımın bir döneminde sadece erkeklerden nefret ettim.
-Hayatımın bir döneminde sadece kendimi sevdim.
-Hayatımın bir döneminde sadece önüme baktım.
-Hayatımın bir döneminde sadece tanımadığım insanlarla konuştum.
-Hayatımın bir döneminde sadece küçük harflerle yazdım.
-Hayatımın bir döneminde sadece sol elimi kullandım.
-Hayatımın bir döneminde sadece radyo dinledim.
-Hayatımın bir döneminde sadece yazarak geçindim.
-Hayatımın bir döneminde sadece çocuklardan çekindim.
-Hayatımın bir döneminde sadece saçlarımı uzattım.
-Hayatımın bir döneminde sadece yakınımdaki kadınları avuttum.
-Hayatımın bir döneminde sadece kış mevsimini bekledim.
-Hayatımın bir döneminde sadece hayal kurdum.
-Hayatımın bir döneminde sadece düşlerime sığındım.
-Hayatımın bir döneminde sadece sinemaya giderken heyecanlandım.
-Hayatımın bir döneminde sadece yalan söyledim.
-Hayatımın bir döneminde sadece yalan söyleyenler ile ilgilendim.
-Hayatımın bir döneminde sadece yaşadıklarıma inanamadım.
-Hayatımın bir döneminde sadece ne yapacağımı düşündüm.

-Peki şimdi ne yapacaksın?

-Şimdi yeni bir dil daha öğreneceğim. Fakat bir daha insanlarla yan yana olmayacağım.

-Hayatının sonu mu bu?

-Sonrası.
...............................................

Not: okurken kelime atlamayın lütfen.

6 Mart 2017 Pazartesi

Gözdağı

Eğer biraz daha gelmezseniz; korkarım hepinizi unutacağım. O gökyüzü tasavvurlarının hepsi bir yana dağılmış olacak çünkü, unutacağım. Ezilmiş ekmekleri, mini delik yuvaları, ıslak kızıl dalları ve dikenini koca beyaz güllerin. Dalına doğru kızıllaşır o da, sivrildikçe yeşil. Tam ucu saydam gibidir, en acısı orası, yok gibidir.

Unutmaktan korkuyorum, ahşabını tavanın, duvardaki badanayı, sobanın yanışını. Kuzunun neşesini, yere yakın yaprakların toprağa karışmasını bitmez yağmurdan sonra. Çamura batışını meyve çekirdeklerinin. Örümcek ağlarını, üzerindeki damlacıkları. Üzümlerin yavrusunu, böceklerin sırtını, kanadını kelebeğin. Uykusunu köpeğin, uykusunda gülümsemesini. Ağaçların tepesini, yaralarımı saydığımı, hiç canımın yanmadığını, suyun akışını, yalancı gökkuşağını, gerçeğini, yavruağzını, yavruların ağzını. Gecenin kokusunu, sabahın ışığını, dağların sarısını, ateş böceklerini, sevmeyi, sevip durmayı öyle... ("Aman neyse" derler burda iç çekmeye alışmışlar)

Eğer biraz daha gelmezseniz, korkarım hepinizi unutacağım.
Tomer Ifrah, Moskova metrosunda çekmiş