tag:blogger.com,1999:blog-10677150910542804812024-03-18T20:44:02.165+03:00aklımda kaldığı kadar...elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.comBlogger433125tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-65449141114616306542024-03-18T20:39:00.003+03:002024-03-18T20:41:06.141+03:00<p>karaköy'den kadıköy'e giden vapur yolculuklarında eğer ortalık tenha ise ikinci katta bir yere uzunca bir müddet oturuyorum. vapur iskeleye yanaşmaya yakın ayağa kalkıp az evvelki yerimi iyi bir açıdan görebilecek karşı bir uzaklığa geçip kısa zaman önceki benden kalan o boşluğuma bakıyorum. bunda beni kendime yaklaştıran iç gıcıklayıcı tatlı bir hüzün buluyorum fakat gerisini tanımlayamıyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-27167285140184441262024-03-18T20:28:00.004+03:002024-03-18T20:29:04.282+03:00<p>insan her geçen zaman sonra bir müddet öncekinin pişmanlığıyla kendisinin daha iyi bir oluşuna vardığının idrakıyla doluyor fakat ne hikmetse onu oraya getirenin bir önceki halinin üzerinde kalan tozları olduğunu kabul etmek istemiyor.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-48312407508507178342024-03-18T19:04:00.017+03:002024-03-18T20:43:26.572+03:0035<p>son bilmemkaç yıldır dibi tutkallı yaşım üzerime basa basa geçerken ben neyin doğru olmadığını, neyin bana uygun olmadığını anlamakla meşgulüm. gün gelir devran döner diye bekliyor, o esnada kendime sinirlenmiyor, sinirlenecek gibi olursam derin bir nefes alıp xs kıyafetlerimin bir kenarda duran halleri üzerinden kendime uçucu bir şefkat besliyor; olmayanlar vesilesiyle edindiğim bu tecrübelerin beni olduracağı zaman acaba yakında geliyor mudur, bunun için yapmam gerekenleri artık biraz olsun yapıyor muyumdur diye düşünerek, bu düşüncelerimde uzun müddet oyalanmadan onları bir tevazu ile içeriden tasdik ederek yoluma devam ediyor; bu devam ediş az evvelki sürecin hemen akabinde vuku buluyorsa, başımı topyekün öne eğerek yürüyorum. bu öne eğişlerde ekseriyetle kaldırım taşlarındaki küçük pisliklere yahut üzerinize afiyet bir edep yoksunu cühelanın salyasının kalıntısına denk gelirsem eğer; bu kez başımı ani bir hareketle, bir yerinden herhangi parçasını görmeyi arzu ettiğim göğe kaldırıp, beyoğlu'nda yaşam süremin dolduğuna bir kez daha kani oluyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-67127218585335871162024-03-04T10:44:00.003+03:002024-03-04T10:44:44.829+03:00<p> hatırladığım kadarıyla karmakarışık rüyalar görüyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-67683723558075904142024-03-03T00:45:00.006+03:002024-03-03T00:49:44.484+03:00<p>Eskiden.<br />Bunu demekten bıktım.<br />Ya boşver.<br />Sana bir şey söyleyeceğim<br />Lütfen bunu benim üzerimde kullanma<br />Ama. noktalı virgül.<br />Sana beni mahvetme yetisini veriyorum<br />Sere. serpe.<br />Lütfen bunu benim üzerimde kullanma.<br />Lütfen.<br />Beni mahvetme.<br />Öyle bir karakter umut ediyorum.<br />Gördüğüm senden.<br />Kendimden.<br /><br />Korkuyorum.<br />Bilgisayarım bozulacak diye.<br />Bununla ilgisi yok. Bu benim iç korkum.<br />Yaşam koşulları, korkumu minimum düzeye indirdi.<br />Açıklama yapma dürtümden. Bıktım usandım.<br />Lütfen beni mahvetme.<br /><br />Koşullarım minimum düzeydeyken<br />Olur da beni mahvedersin diye<br />Korkuyorum.<br /><br />sereserpe.<br /><br />'el hardin'<br /><br />Bir bahçede kendini düşlemek. neden düşlemek kadar zor. herhangi bir şeyi. herhangibirşey.<br />Bu hayatı nasıl nihayete erdireceğim, bilmiyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-9831036711388831722024-03-02T11:05:00.002+03:002024-03-02T11:05:37.594+03:00<p> "günaydın" demeye kaç yaşında başladım?</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-45506690077909129342024-02-29T21:55:00.007+03:002024-02-29T23:31:51.609+03:00<p>ayakkabılarını çıkarıp kenara koymuş<br />atlamadan önce<br />intihar etmek için <br />şelalenin üzerinden.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-19355680469301909212024-02-26T00:21:00.004+03:002024-02-26T18:59:49.808+03:00<p>Sevdiğim bluzun tiftiklendiğini anlayınca<br />onu daha az yıkamaya başladım. <br />Tersten. <br />Hassas çamaşırlar sekmesinde. <br />Beni bırakmasın diye. <br />Eskiye dönmeyeceğini bilerek. <br />İnsan ilişkilerinde de böyle mi oluyor?</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-51910172534085847372024-02-18T21:16:00.026+03:002024-02-20T16:16:42.597+03:00bir dakika<p>Dış kapıdan çıktım. Sokağa adım atınca Gizli Yüz'ü biraz düşündüm. Bu filmleri böyle anlaşılmaz ve soğuk yapan şeyler nedir? Yönetmenin kendisi ile olan mesafesi nedir acaba... Aklıma Gülgün Hanım'ın "Zuhal Olcay soğuk birisi" deyişi geldi. "Şarkılarını severim ama." Şarkılarını düşündüm. "Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf.." Şarkı aklımdan geçiyor ben sokağı dönüyorum. Yukarıdaki her şeyin oluş süresi <b>15 saniye</b>. <br />Çaprazımda, kaldırımdaki çınar ağacının arkasından belli belirsiz görünen bir kadın. Sol eliyle telefonu tutmuş, sağ elini sallayarak anlatıyor. Gözden kayboldu. Ağacı geçiyorum. Kadın tekrar beliriyor. Telefonu duvarın çıkıntısına bırakmış, karşısında duruyor. Bir şeyler anlatmayı iki eli ile sürdürüyor. İşaret dili. Fazla bakmıyorum. Geçiyorum. Geçerken yanımdan, göz ucu ile bana baktığını hissediyorum. O an körlük ve sağırlık zihnimde birbirine karışıyor. İşaret dili iki eli kullandırıyor. Telefonla konuşmak zor oluyor bu yüzden diye düşünüyorum. Bunu ilk kez fark ediyorum. Eskiden nasıldı peki? <br />Yukarıdakiler <b>15 saniye</b><br />İnsanın zihnindeki düşüncelerin geçişi, rüyaların geçişi ile yarışabilir mi?<br />"Tanıdık bir huzur aradım" Şarkı içimde devam ediyor, Zuhal Olcay'ın yüzü gözümün önüne geliyor. Evet bu onun şarkısı değil. Asıl kadının adı ise aklıma gelmiyor. Ben Zuhal Olcay'ın şarkılarını galiba bilmiyorum. Ömer Kavur'un da bunun dışında bir filmini izlememiş olabilirim. Anayurt Oteli'ni izledim onun muydu? Hakkındaki o belgeseli gördüğümde fakat, onunla benim aramda bir yakınlık olduğunu hissetmiştim. Bundan şimdi pek emin olamıyorum. Bari Yusuf ile Kenan'ı izleyeyim diye düşünüyorum. Yokuşun başına geliyorum, çantamı omzumdan alıp çapraz asıyorum. <b>15 saniye</b><br />Pazar günü buralara birçok farklı kişi geliyor, insan daha da yabancılaşıyor. Pera'dayım. Kaldırımda geçebileceğim bir yer bulamıyorum. "Anladım ki hiç kimse fikrime huzur değil." Sözleri nasıl derinlikliymiş diye geçiriyorum aklımdan. Şarkıyı ilk defa böylesine anlıyorum. Özlüyorum.. Olur da belki sokakta karşıma çıkarsın diye, bir kez de arkama dönüp bakıyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-53951825365089755982024-02-16T00:18:00.016+03:002024-02-26T21:06:19.662+03:00<p>"iyi bir hıristiyan olabilir" diyorum yönetmen için. bu ne demek, ne kadar saçma. <br />evet ı ile diyorum üstelik. hıristiyanlığı bildiğim yetmiyor, ı'sı kalıyor.<br /><br />İyi bir Hristiyan. Lars von Trier. <br /><br />Sonra Google'layacağız bazı şeyleri, kendimize ayrıldığımızda: <br />"Lars von Trier dindar mı?" diye. <br />lars von trier christian nokta.<br /><br /><span face="arial, sans-serif" style="text-decoration-line: underline;">Lars von Trier: “I am an atheist. I have to be a good person.”<br /><br /></span>Herkes bu günlerde Melankoli filminden bahsediyor tekrar. Acaba bu nedir.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-21529132991887927172024-02-12T19:00:00.005+03:002024-02-14T15:54:02.961+03:00<p>akşamüzeri uyumuşum<br />o kısacık zamanda<br />kaparken gözümü aydınlıktı<br />gözümü açtım kapkaranlık</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-38846986138877389582024-02-06T13:38:00.004+03:002024-02-07T12:04:15.245+03:00<p>yarım kalanın aslında bitmiş olmaklığı<br />içimde kuş tedirginliği<br />her geçen gün besleniyor<br />günler avcuma kuş yüreği</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-85686413306653843532024-01-27T22:53:00.003+03:002024-01-27T22:53:48.336+03:00<p> yaşadığın her şeyi. kemiğe çok yakın bir yerden yaşıyorsun. elif. neredeyse.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-80925606060452035242024-01-25T19:05:00.015+03:002024-01-30T01:36:52.820+03:00<p>Ben sanki kendimin çocuğuymuşum, kendimin annesiymişim gibi bir his. <br />Kendimi şefkatle daha iyiye vardırmaya çalışırken, içimi yiyen tedirginliklerimi de kendimden gizlemeye başladım elimden geldiğince.</p><p>bir punto kondu, ve yeniden başladı: bekar bir anne gibiyim kendime ben şimdi.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-75322339650856898612024-01-22T16:39:00.005+03:002024-01-22T16:48:59.388+03:00mim<p>Mavi<br />Mavilik<br />baş harfleri büyük yazdığım için bunu biraz ürkünç buldum.<br />Ürkü.<br />Sanki dünyaya yeni gelmişim gibi. <br />Dünyaya gelmek. <br />Evren kocaman. Kainat. <br />Dünyaya gelmek. <br />Bir süreliğine. Oraya. O aileye. Sonra. <br />Aile.<br />Alzheimer olsam mesela, yani hiç istemem bunu. Bir gün bu olacak diye çok korkuyorum esasen. Fakat mesela diyelim, diyelim ki yani. Öyle olsa eğer, hangi anımı hatırlamak isterdim? <br />Unutmamak.<br />Unutmak.<br />Ailede değil. Arkadaşta değil. Sevgilide değil. Kendimde. Değil. Kendimle? Bilmiyorum.<br />Hatırlamak<br />Hatıra.<br />Hatır.<br />Hatırımız için. Yok öyle bir şey. <br />Köz tadında bazı küçüklük zamanlarım zihnime kaçıyor. Ekseriyetle közlenmiş biber ve domates tadında. Neden böyle oluyor...</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-51860214608337657242024-01-21T22:05:00.005+03:002024-01-29T01:14:51.371+03:00<p> - Seni herhangi bir şey en ufacık rahatsız ederse söyle lütfen olur mu?</p><p>Olur. Peki, ya ben rahatsız olduğumu söyleyemiyorsam..<br /><br />- Özür dilerim.<br /><br />Neden özür diliyorsun?</p><p>-Özür dilerim.<br /><br />Neden özür diliyorsun?</p><p>-Özür dilerim.<br /><br />Neden özür diliyorsun<br /><br />özür dilerim neden özür diliyorsun özür dilerim neden özür diliyorsun özürdilerimnedenözğrlitsoyrsunözürdilerimnedenözğrwsdğfkiyıraunözürdilerğteşsnnwdenözürslifyotrunz<</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-51772887235761903742023-12-15T18:50:00.007+03:002024-01-27T22:54:16.965+03:00<p>çarşısı tek bir şehrin sabaha karşısı.<br /><br />doğduğum şehir yerle bir oldu.<br />yaşadığım. öyle olacak diyorlar.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-87444483328705690782023-11-22T15:03:00.016+03:002024-01-10T00:05:23.524+03:00<p>Kimse ne yiyeceğini umursamıyor ve hiç kimse mutsuz değil. Bilmediğimi bilmeye niyet ediyorum. O zaman beliriyor neredeyse hiçbir şey bilmediğim. Kocaman bir hüzün. <br />Ha yıf la nıyorum. Manmanmalıyım. <br />Kuşların ve bitkilerin dilinden anlamak? Kendi dilimi bilmiyorken. <br />Baktığımı görmeye niyet ediyorum. O zaman beliriyor içimden bakmadığım. İçim. Üzerine neler örtüldüğü.. <br /><br />Karla kaplanmıştı her şey. Sonsuz bir örüntü gibi görünüyordu. İnanmadım geçeceğine. İki gün geçti. Önce bulut ve hafif bir yağmur. Karlar erimeye başladı ve altındaki yaşam minik belirtiler gösterdi. Çimende ve ahşapta. Metalde ve taşta. Küçük derede. Tanrım o ne güzeldi! Kenarındaki kar kalıntılarının arasından akan o minicik berrak su. Altında bitkiler (içinde mi yoksa?) Ona o an bakmak ne güzeldi! <br />Ertesi gün, bugün. Güneş belirdi. Isıttı, eritti ve açığa çıkardı. Kuşlar da ağaçlar da bunun böyle olacağından emindi. Benim dışımdaki her şey. Kimse şaşırmıyordu. Kimse hayıflanmıyordu. Onlar önceden mutsuz olmamışlardı genel geçer şeyler için. Benim dışımdaki her şey. Devam ediyorlardı ve biliyorlardı. İyi olacağını bilirken bunu bildiğimi ben bilmiyordum oysa. <br />Ertesi gün, bugün. Yaşam aydınlandı. Yeni bir tazelikle donandı. Öncekinden daha canlı bir tazelik bu. Tüm mahlukat, içlerine çekmişlerdi ihtiyaçları olanı. Diş etlerine sinmişti. Olgun bir neşe ile aynı yerdeydiler şimdi. Erirken çatıdaki karlar, damlaların yapraklara değişine bakmıştım. Şimdi bitti o sular. Gece düşecek sesleri de bitti. Erimenin sakin güzelliği. Bunu görebildim. Şimdi aynı yerinde, öylece duruyor asma. Sanki başına gelenler hiç gelmemiş gibi. Görmesem, aklım ermezdi. Ben orada olsaydım eğer; öyle beklemez, giderdim. Ben ağaç değilim. Yerimi değiştirebilirim. Yerim içime sinene kadar.<br /><br />Ben ağaç değilim. Onun vakur sabrına, ancak özenebilirim. <br /><br />Gördüğümün anlamını anlayana kadar ne kadar zaman geçecek.. Karların erimesi gibi belki de, yeterli bir süre geçecek ve hepsi belirecek. Zaman bazen kısacık zamanda da işe yarıyor oysa. Genel geçerden sakındıkça, sabretmenin bir anlamı olacak. <br />Sanıyorum. Bilmiyorum. Olmam gereken yerlerede gördüğümü anlamaya niyet ediyorum.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-10431383035392636972023-11-07T20:02:00.010+03:002023-11-13T16:33:01.574+03:00<p>hafif bir esinti. soğuk mu? suyu titreştirdiğine göre. soğuk mu? soğuk değil. gömleğim var. yanımda. suyun yüzeyinde. bir ağacın üç rengi. var. bu, sonbahar. bir çocuğun sesi geliyor. çocuk rusça konuşuyor. rusça. şiir gibi. suyun yüzüne bakıyoruz. hiçbir parçamız yansımıyor. su titreşiyor. ağaç sallanıyor. ve balıklar. genellikle turuncu. çocuğun heyecanlı sesi. sağ tarafı işaret ediyor. sağda bir balık, birazı beyaz. ben olsaydım. yani küçük bir çocuk. onu işaret ettiğimde buna heyecanlanırdım. yani birazı beyaz olduğu için. öyle diyor diye düşünüyorum. sağımdasın. hiç konuşmuyoruz ve hiçbir parçamız yansımıyor suya. öylece bakıyoruz. öylece. anlamıyoruz. ikimiz de. yan yanayız. sessizce sarılıyoruz. sarıldık mı o an? hatırlamıyorum. çocuk konuşuyor. ninesi cevap veriyor. biz susuyoruz. her şey geçer. her şey olacağına varır. her şeyin hayırlısı. her şey. burada. her şey. yolunda.<br />veyahut. <br />"çocuklar ve elmalar vardır" diye geçiriyorum içimden. en uzun sustuğumuz an galiba oydu. tüm zamanların içinde. iyileşmeye. sahi. kız çocuk bize "merhaba" demişti türkçe. önce biz oradaydık, onlar yanımıza varmışlardı ve çocuk bize "merhaba" demişti. biz de ona dedik ve gülümsedik. içimize tam olarak sindiğinden mi, sen karşı taraftaki suya bakmak üzere yönünü çeviriyorsun. ben de yönümü seninle çeviriyorum. biraz da oraya bakıyoruz. aklımızdan geçen her şeye inat, gözlerimiz yavaşça oralara akıyor. tamam mıydı. tamamdı. ya da. bilmiyorum. yola devam ederken çocuğa bir veda sözü söylemek istiyorum. "hoşçakal" dersem anlar mı diye düşünüyorum. aklıma başka bir şey gelmiyor. "hoşçakal" diyorum. çocuk bakıyor, cevap vermiyor. "bay bay" diyorsun sen. çocuk da "bay bay" diyor. seviniyoruz. biraz yürüyoruz. biraz minik. bedenimiz ile algımız birbirinden kopuk kopuk. birazdan hafifleyeceğiz de. birazdan yanımıza doğru geliyorlar. önce sesleri geliyor. çocuk bu kez elinde bir elmanın yarısıyla duruyor. "çocuklar ve elmalar vardır." sonbaharda bir giz, bir vakurluk. var. dır. <br />o suya baktığımızı, gördüğümüze değen o sesleri. yan yana susuşumuzu. susuzluğumuzla. sarıp sarmalanışımızı da. unutmayacağım.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-22601495722914821912023-11-04T01:57:00.018+03:002023-11-07T20:09:10.951+03:00Kasım yazarken insan k harfinden ürküyor çünkü biraz çirkin<p>Ağzımı büzüyorum.<br />Ağzım büzük.<br />Tanrım, bizi hala seviyor musun? <br />on par mak dak ti lo ya za bi li yo rum. <br />Annem matbaada çalışıyordu ben küçükken on parmak. Büyülüydü. <br />On parmak. Ne yaptığını anlamamışım. Sanki herkese haksızlık ettim ömrümce. <br />Ömrüm.<br />Bütün evi kaplayan bir balkon vardı. Bir de evin içi.<br />Okuldan mezun olduğumda. yazıyordum anlamadan. Üniversite. <br />Babamla küsüm. Nisan'dan beri. Bazen bunu hatırlamıyorum ve bazen üzülüyorum. <br />Ona değil. Kendime.<br />Çoktandır ağlamadım. Hıçkıra hıçkıra. Ağlıyorum. Sarhoşluktan mı? Elif canım fark etmez.<br /><br />Seni sevdiğimi o gölete bakarken yeniden anlıyorum. O gölete bakarken ikimizin de çaresizliğini görüyorum. İçime akamıyorum. İçine. Akamıyorsun. <br /><br />Ağzımı büzüyorum. Ağzım büzük. Görmüyorsun. <br />Bu sevgi bana ait.<br /><br /></p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-83730427382366877022023-10-10T18:30:00.003+03:002023-10-13T21:10:07.178+03:00<p>gözümdeki çukurları<br />sevmekten başka çarem yok<br />gözündeki çukurları<br />sevdiğim o kadınlar gibi<br />sevilmekten başka</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-64455801641000921702023-10-08T09:49:00.008+03:002023-10-31T12:41:25.268+03:00<p>yarına inanmak<br />rüyalarımı hatırlamaya çalışıyorum. çoğunlukla karman çorman ve gündelik.<br />aklımı alan, aklımı böylesine alan, aklımı almasa ne olurdu... olan oluyor.<br />rüyalarım gündelik olmasalardı. aslında pek de değiller. <br />eski iç alanıma yeniden akmak isterdim. eskisi gibi olmaz.<br />yeni iç alanıma derinleşmek isterdim. onu hissetmek.<br />burada, bu kocamanlıkta sıkışmış gibiyim.<br />bir kuş görüyorum serçe. üzerine güneş vuruyor. tüylerine yakından baksaydım ve görseydim göbeğinin hareketlerini nefes alırken. yine sanki. yine karnımdan vurulur muydum bir gerçekliğe yaklaşıp.<br />yarına inanmak, zamana inanmak, zamanın iyileştirici gücüne. onu sıkıştırmamak.<br />onun güzelliğine inanmak, ona direnmemek.<br />bunun için nerelere gitmeli<br />bu bilinmezlik beni allak bullak ediyor.<br />aklımı alan, aklımı böylesine alan, <br />aklımı almasaydı..<br /><br /><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/CAzjV6yM7zs" width="320" youtube-src-id="CAzjV6yM7zs"></iframe></div><br />elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-14058542814721487232023-09-25T12:51:00.004+03:002023-09-25T12:51:57.983+03:00<p>zamanımızda. <br />izlemeden, <br />okunmadan <br />yahut dinlemeden ölünmeyecek <br />hiçbir şey kalmamıştır. </p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-20124362171869121932023-09-23T22:08:00.015+03:002024-01-27T22:54:56.815+03:00<p>beyaz ışık altında sonsuzca çekirdek yiyoruz. <br />bilmediğimiz bir "merkezde" oraya atılmışız gibi. <br />rahatsızız esasen. rahatız da. bir arada. bırakmıyoruz da. içimizi. <br />kimse demiyor "içim sıkılıyor" diye.<br />sonsuz eski şarkılar çalıyor. <br />nereye dalacağız. <br />ben denize bakmak için bir aralık yokluyorum. <br />aklın durmuyor. büyük çay da. gelmiyor. <br />yürüyeceğiz buradan.<br />savrulacağız bir minik.<br />biraz daha öğrendik birbirimizden. <br />birbirimize.<br />burası bitecek. anlamadığımız bu karnaval.<br />şimdi. bu: bir saattir.<br />ve fakat biliyoruz. <br />bulacağız biraz sonra. <br />bu: bir sakinliktir.<br />parmak uçlarımızı.<br />dokuna<br />kaça.<br />zamanı. <br />durduracağız.</p>elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1067715091054280481.post-73352736785274875532023-09-19T19:03:00.006+03:002023-09-19T19:04:41.531+03:00Şimdi, beni heyecanlandıracak ne var? <br />Yüreğim katrelenmiş sanki. <br /><br />Ne olacaksa bir an evvel olmayacak.<br />Uzattığımız yerden incele incele, acısıyla olacak.<br /><br />Buradaki varlığımı bana kanıtlayacak ne var?<br /><br />İnsan. Sevdiğini dinlemek ister. <br /><br />Çok yorgunum. elifhttp://www.blogger.com/profile/10332421675926144801noreply@blogger.com0