21 Temmuz 2012 Cumartesi

Coleoidea

Akşam yemeğine saniyeler kala, Nermin, üstü açık arabadan savrulan basık düzen gibi sandalyeden fırladı. Ayak izlerini merdivenden toplamaya başladı. Eline alıp atıyordu. Ayak izleri korkuluklara saplanıyor, duvarda sendeliyor, camdan dışarı çıkıyor, televizyona çarpıyordu. O zamana kadar güzel şeyler olmuş; fakat bunlar olurken ölülerini de itinayla gömmüştü. Babası öldüğünde 17 yaşındaydı. Arkadaşları, babaları ölecek yaşa geldiklerini anladılar. Tortop bir olgunluk evresi düşbozumu.
Düşbozumu, artık sanrılara inanmayacak olmanın verdiği gizli güç gibi. Bencilliğin sonsuz acıyla tokalaşması. Annesi öldüğünde 24. Aşk için üzülmelerine üzüldü. Toprak kokusuna eş, karşılıksız sevgiyi göğüs hizasında gömdü, üstüne papatya ekti. Ellerine baktı, küçükken yetişmeye uğraştığı eller, kemikli, kalem yamuklu...
O zamana kadar güzel şeyler de olmuş, başbakanlar kutu kutu pense oynamaktan sıkılıp "elmamı yerse?" paranoyasını terk etmişti. Birkaç soğuk ülke lideri elma bahçelerinde geçici işçi olarak çalışmaya başlamıştı bile. Yine de, en çok dinlenen şarkılar eşsiz bir podyum mankeni sayesinde çatıdan iniyor, ağlama duvarları paparazzilere açılıyordu. Kedisi öldüğünde 32 yaşındaydı. 1+1 evinde gerçeklik kisvesi altında duyulan tek mırıltı da ileri bir tarihe ertelenmiş oldu. Abartılar ne yorucuydu. Ne çirkindi sapa çöpe ışık tutmak dev aynasında.

O zamana kadar güzel şeyler de olmuştu. Kafadanbacaklılar familyasına mensup mürekkepbalığı, denizler kralı olup sınıf çatışmasına bir son vereceğini söylemiş, kayalara beyni vurularak ölmeyi de reddetmişti.

Bu son gelişme akşam yemeğine saniyeler kala vuku buldu. Sofraya sipariş edilen ahtapot salatası garsonun getirdiği bir bildiri eşliğinde suluboya ile renklenmiş kağıt parçaları halinde masaya ilişti.Kafadan bacaklı ahtapotun vantuz izleri meyhanenin merdiveninde oval tükürükler bırakmış, rayihası tüm sandalyeleri sarmıştı. Nermin fırladı...


2 yorum: