15 Aralık 2023 Cuma

çarşısı tek bir şehrin sabaha karşısı.

doğduğum şehir yerle bir oldu.
yaşadığım. öyle olacak diyorlar.

22 Kasım 2023 Çarşamba

Kimse ne yiyeceğini umursamıyor ve hiç kimse mutsuz değil. Bilmediğimi bilmeye niyet ediyorum. O zaman beliriyor neredeyse hiçbir şey bilmediğim. Kocaman bir hüzün.
Ha yıf la nıyorum. Manmanmalıyım.
Kuşların ve bitkilerin dilinden anlamak? Kendi dilimi bilmiyorken.
Baktığımı görmeye niyet ediyorum. O zaman beliriyor içimden bakmadığım. İçim. Üzerine neler örtüldüğü..

Karla kaplanmıştı her şey. Sonsuz bir örüntü gibi görünüyordu. İnanmadım geçeceğine. İki gün geçti. Önce bulut ve hafif bir yağmur. Karlar erimeye başladı ve altındaki yaşam minik belirtiler gösterdi. Çimende ve ahşapta. Metalde ve taşta. Küçük derede. Tanrım o ne güzeldi! Kenarındaki kar kalıntılarının arasından akan o minicik berrak su. Altında bitkiler (içinde mi yoksa?) Ona o an bakmak ne güzeldi!
Ertesi gün, bugün. Güneş belirdi. Isıttı, eritti ve açığa çıkardı. Kuşlar da ağaçlar da bunun böyle olacağından emindi. Benim dışımdaki her şey. Kimse şaşırmıyordu. Kimse hayıflanmıyordu. Onlar önceden mutsuz olmamışlardı genel geçer şeyler için. Benim dışımdaki her şey. Devam ediyorlardı ve biliyorlardı. İyi olacağını bilirken bunu bildiğimi ben bilmiyordum oysa.
Ertesi gün, bugün. Yaşam aydınlandı. Yeni bir tazelikle donandı. Öncekinden daha canlı bir tazelik bu. Tüm mahlukat, içlerine çekmişlerdi ihtiyaçları olanı. Diş etlerine sinmişti. Olgun bir neşe ile aynı yerdeydiler şimdi. Erirken çatıdaki karlar, damlaların yapraklara değişine bakmıştım. Şimdi bitti o sular. Gece düşecek sesleri de bitti. Erimenin sakin güzelliği. Bunu görebildim. Şimdi aynı yerinde, öylece duruyor asma. Sanki başına gelenler hiç gelmemiş gibi. Görmesem, aklım ermezdi. Ben orada olsaydım eğer; öyle beklemez, giderdim. Ben ağaç değilim. Yerimi değiştirebilirim. Yerim içime sinene kadar.

Ben ağaç değilim. Onun vakur sabrına, ancak özenebilirim.

Gördüğümün anlamını anlayana kadar ne kadar zaman geçecek.. Karların erimesi gibi belki de, yeterli bir süre geçecek ve hepsi belirecek. Zaman bazen kısacık zamanda da işe yarıyor oysa. Genel geçerden sakındıkça, sabretmenin bir anlamı olacak.
Sanıyorum. Bilmiyorum. Olmam gereken yerlerede gördüğümü anlamaya niyet ediyorum.

7 Kasım 2023 Salı

hafif bir esinti. soğuk mu? suyu titreştirdiğine göre. soğuk mu? soğuk değil. gömleğim var. yanımda. suyun yüzeyinde. bir ağacın üç rengi. var. bu, sonbahar. bir çocuğun sesi geliyor. çocuk rusça konuşuyor. rusça. şiir gibi. suyun yüzüne bakıyoruz. hiçbir parçamız yansımıyor. su titreşiyor. ağaç sallanıyor. ve balıklar. genellikle turuncu. çocuğun heyecanlı sesi. sağ tarafı işaret ediyor. sağda bir balık, birazı beyaz. ben olsaydım. yani küçük bir çocuk. onu işaret ettiğimde buna heyecanlanırdım. yani birazı beyaz olduğu için. öyle diyor diye düşünüyorum. sağımdasın. hiç konuşmuyoruz ve hiçbir parçamız yansımıyor suya. öylece bakıyoruz. öylece. anlamıyoruz. ikimiz de. yan yanayız. sessizce sarılıyoruz. sarıldık mı o an? hatırlamıyorum. çocuk konuşuyor. ninesi cevap veriyor. biz susuyoruz. her şey geçer. her şey olacağına varır. her şeyin hayırlısı. her şey. burada. her şey. yolunda.
veyahut.
"çocuklar ve elmalar vardır" diye geçiriyorum içimden. en uzun sustuğumuz an galiba oydu. tüm zamanların içinde. iyileşmeye. sahi. kız çocuk bize "merhaba" demişti türkçe. önce biz oradaydık, onlar yanımıza varmışlardı ve çocuk bize "merhaba" demişti. biz de ona dedik ve gülümsedik. içimize tam olarak sindiğinden mi, sen karşı taraftaki suya bakmak üzere yönünü çeviriyorsun. ben de yönümü seninle çeviriyorum. biraz da oraya bakıyoruz. aklımızdan geçen her şeye inat, gözlerimiz yavaşça oralara akıyor. tamam mıydı. tamamdı. ya da. bilmiyorum. yola devam ederken çocuğa bir veda sözü söylemek istiyorum. "hoşçakal" dersem anlar mı diye düşünüyorum. aklıma başka bir şey gelmiyor. "hoşçakal" diyorum. çocuk bakıyor, cevap vermiyor. "bay bay" diyorsun sen. çocuk da "bay bay" diyor. seviniyoruz. biraz yürüyoruz. biraz minik. bedenimiz ile algımız birbirinden kopuk kopuk. birazdan hafifleyeceğiz de. birazdan yanımıza doğru geliyorlar. önce sesleri geliyor. çocuk bu kez elinde bir elmanın yarısıyla duruyor. "çocuklar ve elmalar vardır." sonbaharda bir giz, bir vakurluk. var. dır.
o suya baktığımızı, gördüğümüze değen o sesleri. yan yana susuşumuzu. susuzluğumuzla. sarıp sarmalanışımızı da. unutmayacağım.

4 Kasım 2023 Cumartesi

Kasım yazarken insan k harfinden ürküyor çünkü biraz çirkin

Ağzımı büzüyorum.
Ağzım büzük.
Tanrım, bizi hala seviyor musun?
on par mak dak ti lo ya za bi li yo rum.
Annem matbaada çalışıyordu ben küçükken on parmak. Büyülüydü.
On parmak. Ne yaptığını anlamamışım. Sanki herkese haksızlık ettim ömrümce.
Ömrüm.
Bütün evi kaplayan bir balkon vardı. Bir de evin içi.
Okuldan mezun olduğumda. yazıyordum anlamadan. Üniversite.
Babamla küsüm. Nisan'dan beri. Bazen bunu hatırlamıyorum ve bazen üzülüyorum.
Ona değil. Kendime.
Çoktandır ağlamadım. Hıçkıra hıçkıra. Ağlıyorum. Sarhoşluktan mı? Elif canım fark etmez.

Seni sevdiğimi o gölete bakarken yeniden anlıyorum. O gölete bakarken ikimizin de çaresizliğini görüyorum. İçime akamıyorum. İçine. Akamıyorsun. 

Ağzımı büzüyorum. Ağzım büzük. Görmüyorsun. 
Bu sevgi bana ait.

10 Ekim 2023 Salı

gözümdeki çukurları
sevmekten başka çarem yok
gözündeki çukurları
sevdiğim o kadınlar gibi
sevilmekten başka

8 Ekim 2023 Pazar

yarına inanmak
rüyalarımı hatırlamaya çalışıyorum. çoğunlukla karman çorman ve gündelik.
aklımı alan, aklımı böylesine alan, aklımı almasa ne olurdu... olan oluyor.
rüyalarım gündelik olmasalardı. aslında pek de değiller. 
eski iç alanıma yeniden akmak isterdim. eskisi gibi olmaz.
yeni iç alanıma derinleşmek isterdim. onu hissetmek.
burada, bu kocamanlıkta sıkışmış gibiyim.
bir kuş görüyorum serçe. üzerine güneş vuruyor. tüylerine yakından baksaydım ve görseydim göbeğinin hareketlerini nefes alırken. yine sanki. yine karnımdan vurulur muydum bir gerçekliğe yaklaşıp.
yarına inanmak, zamana inanmak, zamanın iyileştirici gücüne. onu sıkıştırmamak.
onun güzelliğine inanmak, ona direnmemek.
bunun için nerelere gitmeli
bu bilinmezlik beni allak bullak ediyor.
aklımı alan, aklımı böylesine alan,
aklımı almasaydı..



25 Eylül 2023 Pazartesi

zamanımızda.
izlemeden,
okunmadan
yahut dinlemeden ölünmeyecek
hiçbir şey kalmamıştır. 

23 Eylül 2023 Cumartesi

beyaz ışık altında sonsuzca çekirdek yiyoruz. 
bilmediğimiz bir "merkezde" oraya atılmışız gibi. 
rahatsızız esasen. rahatız da. bir arada. bırakmıyoruz da. içimizi.
kimse demiyor "içim sıkılıyor" diye.
sonsuz eski şarkılar çalıyor.
nereye dalacağız.
ben denize bakmak için bir aralık yokluyorum.
aklın durmuyor. büyük çay da. gelmiyor. 
yürüyeceğiz buradan.
savrulacağız bir minik.
biraz daha öğrendik birbirimizden.
birbirimize.
burası bitecek. anlamadığımız bu karnaval.
şimdi. bu: bir saattir.
ve fakat biliyoruz.
bulacağız biraz sonra.
bu: bir sakinliktir.
parmak uçlarımızı.
dokuna
kaça.
zamanı.
durduracağız.

19 Eylül 2023 Salı

Şimdi, beni heyecanlandıracak ne var? 
Yüreğim katrelenmiş sanki. 

Ne olacaksa bir an evvel olmayacak.
Uzattığımız yerden incele incele, acısıyla olacak.

Buradaki varlığımı bana kanıtlayacak ne var?

İnsan. Sevdiğini dinlemek ister. 

Çok yorgunum. 

16 Eylül 2023 Cumartesi

gölgelerimizi alıp nerelere götürdük
zamanı açabiliyoruz
bunu kabul mü etmeli
elim. elin.
bunu kabul mü etmeli
uzağız yakınız. uzağız yakınız uzağız. yan yana.
gelgitler yaşıyoruz. 
bunu kabul mü etmeli.
bıraktık. bırakmadık. kendimizi birbirimizde. belli bir yerde.
geri tuttuk. 
kendini koruyor bedenin. 
korkulacak bir şeyler mi.

ayıp olmasın bana. diye mi.
bunu kabul mü etmeli.

duyguya değiyor. kaçıyoruz. 
incitmekten. incinmekten. 
bir var, bir yokmuş gibi. 
birbirimizle. birbirimizden.
bunu kabul mü etmeli.
yaz bitti
sırtımızda yük. sırtımızda ferahlık
yüreğimizde.

her şey
daha farklı olabilir. di.

elle tutulabilir değil.

sonrası.
bunu kabul mü etmeli.

6 Eylül 2023 Çarşamba

22 Ağustos 2023 Salı

hiçbir şeye heves duymamanın nostaljik ve romantik bir karşılığı da yok. sinemada ışıklar kapandı bugün. koca salonda üç kişiydik. dört. dört kadın. o ışıklar kapanınca duyduğum (yıllar önce) hissin kenarından geçen fakat yine de beni heyecanlandırmaya yeten (bir an) bir his duydum. bu uzaktaki his bana geri geldiğinde, birazcık mutlu oldum.
hayatta şu an, karşılıklı aşık olanların ve bunu doyasıya yaşayanların dışında kaybolmuş hissetmeyen biri var mı diye merak ediyorum.

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Hayat hiçbir zaman rüya gibi olmadı. Dönmek istediğim hiçbir zaman yok geçmişte. Hayat hiçbir zaman gerçek gibi olmadı. Sığınacağım tek bir yer var. Hayır iki. Başka hiçbir şey yok. Ken di ne doğru söy le me li sin içini deşe deşe. Ruhunu aklını aça aça.
Gözlerim saydamlaşacaklar belki de kalbime varana.
olgunlaşıyorum iyice diyorum. inşallah dalımdan düşmem.

16 Ağustos 2023 Çarşamba

31 Temmuz 2023 Pazartesi

 bu mutsuz olmaklar, beni sakinleştirdi. her şeyi olağan karşılıyorum. bundan memnunum.
 yazın kalan yarısını, beyoğlu'nda balkonu olmayan bir evde, karpuz yiyerek geçiriyorum.

29 Temmuz 2023 Cumartesi

İnsan, hayatı boyunca halledemediği yere geri döndürülür. İnsan hayatı boyunca bir diğer aşamaya bir öncekini aşmadan geçemez. Orada karşılaştığı kişilerin ve şeylerin ömrü dolsa dahi (onlar bir başkalarının yaşam anlarına geçeceklerdir) kişi halledemediği yere bu sefer başka insanlar ve şeyler dolayısıyla yeniden döndürülür. Allah bu aşılana kadar; günler, yıllar boyunca, ısrarla, insana aşması gerekeni hatırlatacak; onu arzu ettiği yere, aşması gerekeni tamamlamadan geçirmeyecektir. Kişi ayırdına vardığı, fark edebildiği, uğraştığı sürece dileğine yaklaşabilir. O arada ömürden zaman geçecektir. Bu yüzden bazen kişi, arzusuna varamadan ya yorulup vazgeçecek; yahut yaşamı sona erecektir. Bir yere yahut şeye ulaşmak, onun için gereken yolda yapılması gerekenleri görebilecek ve uğraşabilecek yetiye varılmasıyla mümkündür. Defalarca başına aynı şeylerin geldiğinden şikayet etmemeli insan. Her şey kendi zamanını kollarken; kişi o zamanda olması gereken kendine ulaşmakla yükümlüdür. 

24 Temmuz 2023 Pazartesi

14 Temmuz 2023 Cuma

Bazı şeyleri anlamakta ve yaşamakta ve bilmekte zorlanan; hassas, kırılgan ve yabanıl bir ruhum. Ruhum saydam ve görüngen. Kalbimin üzerindeki katman ve deri. Saydam ve görüngen. 

Herkesin gayet kolaylıkla, bir rutin içinde ilerlettiği bazı şeyleri anlamakta ve onlara adapte olmakta çok zorlanıyorum. Herhangi bir ilerleme olmuyor bunda.

Bazı şeyleri hissetmeye fevkalade meyilliyim fakat. İnsanların bazen uğraştığı hissetmeye o şeyleri. Kendimde buluyorum bir şeylerde buluyorum kendimde ve yaratılmış olmamda buluyorum. Hassas ruhum, kalbimin üzerindeki katman ve deri. Saydam ve görüngen. İkisi aynı şey? Geçirgen mi demeliyim?

Bazen anlamadan hıçkırıklara boğuluyorum. Bunu birkaç defa yaşadım. Bir insanın, bir erk kişinin tepkisinde. Mesela aniden sırt dönmelerde. Tamam, peki'lerde. Sinirlenmelerde. Bunlar benim kalbime acı veriyor. Bunu tamir etmeye uğraşıyorum. Bana böyle acı vermemesi lazım. Kendimi korumalıyım ve de. Bunun sebebini sorguladım. Önce çok hıçkırarak ağladım. Bazen herkesin içinde. Bazen erk kişiler şaşırıp kaldılar çünkü anlamadılar ne yaptıklarını veyahut yaptıklarının böylesine tahribat yaratacağını. Normal birinde yaratmazdı belki ama benim içimi deşiyordu. İçimi deşmeseydi eğer, kendimi tutabilirdim. Kalp fiziksel olarak da acıyan bir organ. Benimki öyle. Her ne ise. Bunu sorguladım, bunun çocuklukla çok yakın bir bağı olmalı. Neden böyle? Babamla olan ilişkiden ve boşluktan. Olabilir. Sonra bir de çok korkuyorum bazen. Ölmekten, kaybetmekten hiç korkmuyorum. Bazen öyle yapayalnız ve çıplak ortada kalmaktan korkuyorum. Her söz ve her oluş sanki tersine dönecekmiş gibi bir korku. Olmuş olanın da öyle olmayacağı korkusu. Bunu sorguladım. Bunun da çocuklukla çok yakın bir bağı olmalı. Bunu tam bulamadım. Burada baba dışında da birçok kişi ve şey devreye giriyor olmalı. Tedirginlik. Bu da fiziksel olarak kalbe değiyor. Bu, bana bir cesaret ve güven de veriyor. Kendi yalnızlığımla ilerleme güdüsü ve Yaradan'a bağlılık. O var, beni korur ve ben ilerlerim. Ama korkuyorum. İnanç, hayat alaşağı olurken. İnanç. Her şeyden beni çekip çıkarabilir. Buraya yoğunlaşmalıyım.
Hassas ve yabanıl bir ruhum. Bazen hem böyle, hem de bir yetişkin olmama çok şaşırıyorum. Elifcim diyorum. Senin için görüngen...  Ona şefkatle sarılıyorum.

7 Temmuz 2023 Cuma

Ay ben senin beneğini görmüştüm. O küçük beneğini. Oraya kıvrılsam...
Kaç gün geçti. Kocamandın. Uyudum. Bir kısmın yitmiş. Kaç gün boyunca ben. Uyudum.
Ay. Dolunaydın. Göremedim. Uyudum. Sanki yıllar boyunca.
Ay. Ben senin beneğini görmüştüm. Çok uzaktaydım. Buradan. Oraya kıvrılsam... Küçücüğüm.
Yerim yokmuş gibi. 
Oraya. 
Kıvrılsam.

Ne ağaç kovuğunda, ne bir köhne koltuğun kenarında. Yerim yokmuş gibi. 

Küçücüğüm.
Ay.. 

6 Temmuz 2023 Perşembe

her şeyi ütüledim. her şeyin geçişini gördüm kendi üstümden yıllar boyunca. 
eşini ve çocuğunu sevmeyen kadınlar nasıl ütülüyor onların kıyafetlerini? bunu daha uzun yazacağım. kendime bir kere sinirlenmiştim yakınlarda. sonra hemen vazgeçtim. 
elifcim bu gömlekler eskirken üstünde...
bazen kendime ait olmayan bir oyuktan geçiyorum. bir tünel?
korkmuyorum. neden korkayım ki? korkmuyorum yazarken ben, korkmuyor muyum?

16 Haziran 2023 Cuma

-en son ne zaman ateş böceği gördün?
-yorgun olmamalısın.
-sen nereye istersen gideriz.
-burada "hiç" yazıyor, japonca. bunu biliyorum çünkü ozu'nun mezarında da yazıyor.
-munakata shiko.
-hafız'ı okudum öleceğimi düşünmüştüm o zaman. sonra okudum.
-önce depresyondaydım. tümörden önce. her şey bir hediye dedim sonra. şuraya dokunuyorum. bunu anlıyorum.
-feridüttin atar.
-hevesim kaçtı birkaç ay önce.
-geri gelir.
-çok üzülüyorım.
-boşver onlar ne derlerse desinler.
-sen bunları nereden biliyorsun?
-sen neredeydin?
-kendi düşüncelerine saplanmışlar, bilmiyorlar.
-içimden bildiğime inanacağım.
-bunları onlara şefkatle göstereceğim. yaptığım zaman.
-ne yapacağım ben? kimin için?
-yoruldum. inancım..
-yorulmamalısın.
-evet. türkçe. evet.
-mecnun.
-pişman olma.
-üzerime çok geliyorsun.
-neyi hatırlıyorsun?
-neyi hatırlayacağım?

1 Mayıs 2023 Pazartesi

azala azala azala azala azala azala azala azala
tekrar tekrar tekrar tekrar boğazımda düğüm.

26 Nisan 2023 Çarşamba

kendi içime gömüldüm.
üstten bakmayacağım.
üstten
bakmayacağım.
Tanrım.
sana şükürler olsun.

5 Mart 2023 Pazar

bana bir şeyler söyle. ben bunu. unutmayacağım. bana bir şeyler söyle. ben bunu. unutmayacağım. bana bir şeyler..     söyle.
Tanrım. Kendime ait olmayan bu boşlukta, bilmiyorum ben ne yapacağım? Tanrım. Bunu sen istedin. Ben bunu. Yapacağım.
İçimde örtbas ettiğim o yaralarım, görünür oluyorlar dışımda. Fiziksel yaralar olarak.
Tanrım, sana yalvarmıştım. Beni öylesine bir güzel doğada, bir şeye ihtiyaç duymadan yaşat diye. Tanrım, bu yaralar ile ben. Ne yapacağım...
Tanrım sen. Biliyorum unutmuyordun. Unuttukça biz. Hatırlıyordun. Biz unuttukça ve de. Hatırlatıyordun.
Yapacağım.
Bir yerden gidiveriyor ve geliveriyor nice umulmadık yerlerden. Bir enerji kümesi olarak ben, kendimi nerede tanımlayacağım?
Sanki varım burada ve birçok yerde. Bu yaralarımı geçirecek gücü peki, her neremde bulacağım...
Bulacağım.
Ah benim anam, babam, Tanrım. Ben. Bulacağım.

17 Şubat 2023 Cuma

imkan zerresi

 Ah, gençken yazılan mısraların kıymeti zaten nedir ki. Beklemeliydi ve bütün bir ömür boyu, mümkünse uzun bir ömür boyunca anlam ve lezzet toplanmalıydı ve sonra, tamamen sonunda belki iyi on mısra yazılabilirdi. Çünkü mısralar sanıldığı gibi duyguların değil (duygu erkenden vardır birçok kişide), yaşamış olmanın verimidir. Bir mısra yazabilmek için insan, birçok şehirler görmeli, insanları, nesneleri görmeli, hayvanları tanımalı, kuşların nasıl uçtuğunu hissetmeli, küçük çiçeklerin sabahları açarken nasıl titreştiğini bilmeli. İnsan, bilinmeyen yerlerdeki yolları, beklenmedik tesadüfleri ve uzun zamandır yaklaşmakta olduğunu sezdiği ayrılıkları düşünebilmeli, hala anlaşılmamış çocukluk günlerini; sevindirici bir şeyi söyledikleri vakit (fakat başkası için büyük bir sevinçti bu) anlamayıp kırdığımız ana babaları; o kadar çok, derin ve ağır değişmelerle garip tuhaf başlayan çocukluk hastalıklarını; sessiz ve kapanık odalarda geçen günleri; denizin kıyısındaki sabahları; denizi; denizleri; yukarılarda çağıldayan, yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini düşünebilmeli; -bütün bunları düşünebilmek yetmez. Anılar da olmalı; birbirine benzemeyen birçok sevda gecelerinden, doğuran kadınların çığlıklarından, içlerine kapanık hafif beyaz uyuyan lohusalardan gelme anılarımız da olmalı. Hem sonra ölenlerin yanında bulunmalı; açık penceresinden içeriye kesik kesik gürültüler dolan odalarda, ölülerin baş ucunda oturmuş olmalı. Bu da yetmez, anılar da yetmez. Çoksa onlar, onları unutabilmeli, sonra da dönüp gelmelerini beklemekten yana büyük sabır göstermeli. Çünkü anılarla da bitmez. Onlar ancak içimizde kan, bizde bakış davranış oldukları, isimsizleştikleri, artık bizden ayırt edilemedikleri zaman, işte ancak o vakit, çok seyrek bir saatte, bir mısranın ilk kelimes, anıların arasından, anılardan çıkıverir.

Gülünç şey. Ufacık odamda işte oturuyorum, ben yirmi sekizinde Brigge ve hakkımda kimsenin bir şey bildiği yok. İşte oturuyorum ve bir biçim. Ve buna rağmen bu hiç, düşünmeye başlıyor, beşinci katta boz renkli bir Paris ikindisinde şunları düşünüyor:

Düşünüyor, mümkün müdür, henüz hiçbir Gerçek ve Önemli, görülmemiş, bilinmemiş, söylenmemiş olsun? Mümkün müdür, görmek düşünmek ve yazmakla binlerce yıl geçmiş bulunsun ve binlerce yıl, tereyağlı bir dilim ekmekle bir elma yenen okul teneffüsü gibi kaybedilmiş olsun?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, icatlara, ilerlemelere rağmen, kültüre, dine, felsefeye rağmen hayatın yüzeyinde kalınsın? Mümkün müdür bilinmesi yine de bir kazanç olan bu yüzey bile; yaz tatillerinde salon mobilyaları gibi, aklın alamayacağı kadar yavan bir kılıfla kaplansın?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, bütün dünya tarihi yanlış anlaşılmış olsun? Mümkün müdür, ölen yabancıdan bahsedecek yerde, etrafına üşüşen kalabalığı anlatır gibi, daima yığınların lafı edildiği için geçmiş yanlış olsun?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, insanlar doğmadan önce geçen şeyleri tekrar yaşamak zorunda olduklarını sansınlar? Mümkün müdür, her birine, kendinen önceki insanlardan geldiğini hatırlatmak gereksin ve herkes bunu bilsin de, başka türlü söyleyenlerin dediklerine kanmasın?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, bütün bu insanlar asla var olmamış bir geçmişi tamamen bilsinler? Mümkün müdür, bütün hakikatler onlar için bir şey olmasın? Mümkün müdür, hayatları boş odalardaki saatler gibi her şeyden kesilmiş geçsin?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, yaşayan kızlar bilinmesin? Mümkün müdür "kadınlar" densin, "çocuklar" densin ve bu kelimelerin çoktandır çoğulları yoktur, sayısız tekilleri vardır, farkına varılmasın (tekmil okumuşluğa rağmen farkına varılmasın)?
Evet, mümkündür.

Mümkün müdür, "Tanrı" diyen ve Tanrının ortak bir şey olduğunu sanan insanlar bulunsun? Okul çağında iki çocuk düşünelim: Biri bir çakı satın alsın, arkadaşı da aynı günde, bu çakıya tıpatıp benzeyen baika bir çakı satın alsın. Aradan bir hafta geçsin, iki öğrenci çakılarını birbirlerine göstersinler; şimdi ancak pek uzak bir benzerlik vardır çakılar arasında, -başka başka ellerde çakılar ne kadar değişmiştir. (Çocuklardan birinin annesi şöyle der hatta: Sizin elinizde zaten ne sağlam kalır ki...) Evet, evet: İnsanın bir Tanrısı olsun da kullanmasın, mümkün müdür?
Evet, mümkündür.

Bütün bunlar mümkün olduğu, hiç değilse bir imkan zerresi taşıdıkları takdirde, ne pahasına olursa olsun, bir şey yapmalı. Herhangi birisi, yani insanı tedirgin eden bu şeyleri ilk defa düşünen birisi, ihmal edilmiş işleri telafiye başlamalıdır; hatta rasgele birisi olsun, bu işin tam ehli olmasın: Bu işi yapacak başka kimse yok ki. Bu genç, aciz yabancı, Brigge, beşinci katta oturup yazacaktır; gece gündüz: Evet, yazmalıdır; bunun sonu bu olacak...

Rainer Maria Rilke: Malte Laurids Brigge'nin Notları, 1910
Çevirenler: Dr. Tietze, B. Necatigil. Milli Eğitim Bakanlığı, Alman Klasikleri 61, İstanbul 1948

15 Şubat 2023 Çarşamba

Bir yere geldim. Önceden bildiğimin bilgisiyle önceden bilmediğimin ayırdına vararak. Bilmeye ne lüzüm var hem, her an kendi malumuyla geliveriyor. Bunu seviyorum. -"bundan korkmuyorum" yazacaktım. bu kelimeden bahsetmek istemiyorum- 
Dün. Dün müydü? Dündü. Zamanın kendi seyri ve insanın yaşamından çalmadan ilerlemesi... İstanbul dışında olduğum her yerde beni şaşırtıp sevindiriyor. -Bach'ı Handel sandım bir an.- Dün. Öyle yerlere gittim ki. Biçimsiz köylere ve kimsesiz kumsallara yazın parlak sevimsizliğini hala hatırlatan fakat bomboş sahillere. 'Pelitköy' bunu da unutacağım. Karışacak diğer yerlerle ve sonra ben bir şey yazarken yine tostoparlak oraya iniverecek bir tarafıyla. Hangi tarafı? Orada üşüdüm ve durdum öylece. Santander'de durduğum sahillere gitmemi anımsattı. Fakat orada okyanus vardı deli dalgalar ve de. Burası ise denizde sakin kıyıda debdebeli idi. Bizim insanımıza benziyor galiba tabiatımız da. Uzunca minibüs bekledim rüzgarda. Hangi yönden gelen hangi dolmuşla nereye gidebileceğimi kestiremedim. Tekrar merkeze varıp köylü pazarına gittim. Eve döndüm gün batarken. Çantamda yumurtalar, brokoliler.. Her şey ne kadar uzun böyle... Zaman. Gün batımının koltuklara vuruşunu sevdiğimi itiraf etmem uzun sürmedi kendime. Günün deniz üzerinden ayrılışını aramıyorum o saatten beri. Yine döneceğim, batımına.
Şimdi, kendisi için açmış yalnız bir barı uyandırdım. Bana turşu ve zeytin de verdiler. Kitap bitmek üzere. Bitmesin istiyorum. Evimde bir yaşam var İstanbul'da. Bu sürsün istiyorum ben burada sürerken. Yabancı olmaktan böylesine korkarken hep bilinmeze sürüklüyorum hayatımı ve bu bana iyi geliyor. Bu nedir?
Evvelden öykünürdüm. Artık öykünmüyorum. "Bu insanlar burada benim için mi bekliyor?" diyesim geliyor sonra. Diyorum ki, ama bana zeytin ikram ettiler ve üzerine kekik de serpiştirmişler üstelik. 
Öykünmebeni.
Senaryoya biraz bakabildim bu sabah ve bu bana şahane geldi. Ezandan biraz evvel uyanıyorum ama sonraki iki saat çıkmıyorum yataktan.

14 Şubat 23
Ören



11 Şubat 2023 Cumartesi

Dirim Çığlığı

Sayfa 99. Zaman öğlen oldu. Narla İncire Gazel. Bilge Karasu bana iyi geliyor.. Yazlık yerlerde kışın varolunca gelen o gıcırtılarda. Her şeyde, her şeyde.. Kasiyer kadında. Salıncakların hepsi artık onun olan çocukta..
Buralarda böyle kalmak, nasıl ağız sulandıran bir hüzün bu.. Çok zaman geçmiş de kavuşmuşuz. Artık kimse kendisi değil fakat unutmamış gibi yaşanan hiçbir şeyi.
Rüzgar dinmedi ama Güneş belirdi. Bir adam, olduğum kahvede sürekli telefonla konuşup duruyor. Öylesine muhabbetler ediyor hep bir başkaları ile. Yüzünü görmesem, Akın konuşuyor derdim. Kelimelerin bazılarını dilinin altında yuvarlarken çıkarmayı unutuyor 
-harflerin- çatapata. Onun da zihni dilinden önce gitmek istiyor varacağı yere. Ses tonu ise tastamam aynı. Böyle bir şey nasıl olabiliyor? Akın olsaydı. Sanırım şimdi sadece onunla konuşmayı isterdim. Böyle zamanlarda bazı dış sesleri duymak ve insanların gülüşleri beni öfkelendiriyor. Fakat olabildiğince kibar davranıyoruz birbirimize. Hayattayız diye şükran duyduğumuzdan mı? O dolayısı ile kendimizin de.. Bilmiyorum. Kulaklığımı taktım, şimdi güzel akıyor. Denizin bir parçasını görünce bir de. Filmimi ne yapacağım? ve nereye varacak hayatım benim? Taşların şekli doğrultusunda akarken inip kalkan nehirler üzerinde salınan o hafif şeyler gibi. Bu bir koca kuru yaprak bazen -sanki oraya bilerek kondurulmuş- bazen öyle saydam gibi bir kumaş parçası bu, kumaş yok inip kalkarken dolayısı ile -ama şekline zeval gelmeden- Üstelik zevk alarak onun uhdesinde olmayan bu heyecanlı seyirden. Suyun üzerinde ine çıka.. İlerleyecek. Hayatım bu benim. Bir yazgı bu, anlamadan çok evvel yazılmış olan.. Üst üste sigara yakıyorum. Mola yerinde aldığım Tekirdağ hatırası çakmağımla. Tutkuyla bağlandığım, her an bırakamadığım için kendimi yonttuğum şeylerden biri. Uzun ömürlüsü. ve zaman geçtikçe dirayetimi bana hüzünle sorgulatan bir iki şey daha.. Her yakışımda hepsi birden beliriyor..
Buraya alışkın olanlar, dışarıdaki savruk rüzgarı çıplak karşılıyorlar. Benim cesaretim yok. Teçhizatlıyım fakat, çıkamıyorum dışarıya..
Buradan kalkacağım fakat birazdan. Kendimi, bu kahve içinde dört tarafı camdan fanustan gördüğüm o debdebeli rüzgarın geçtiği sokağa bırakacağım.
Sonra ne yapacağıma dair ise, hiçbir fikrim yok.


Burhaniye İskele, Şubat, 23




8 Şubat 2023 Çarşamba

kıymet bilmezlik karşısında yaşanan çaresizlik..
kendine istiyor. kendine. kendinden başka kimseye değil. görmüyor görmüyor. görmüyor. görmüyor ve de. utanç... o dolayısı ile kendinden. yerin dibine geçme arzusu. o dolayısı ile kendinin. yerin dibi. yerin dibi. yerin dibi ise ah...
yerin dibi darmadağınık.

1 Şubat 2023 Çarşamba

bir şey kaldı geriye. eski bir zamandan bahsederken sen. yarım. 
tatlı gelmişti o zaman masaya. ben bunun devamını her buluşmamızda sormak istedim. unuttum. hep yalnız kaldığımda. hatırladım. ayva. kaymaklı. ve üç çeşit. fıstıklı. şerbetli. iki çay. küçük geldi. iki çay daha. insan bir çocukluk anısını anlatıyorsa. içinde babaannesi de varsa. anneanne miydi yoksa. bu yarım. kalmamalıdır. yarım. kaldı.
anlatamadığımız her şey kaldı. bizde ve başkalarında.
ve öylece unutulacak. bazılarıları da. u. nu .tu .la .cak .tı.