erken yaşım münasebeti ile o zaman kavrayamadığım bir hüznün ağırlığını bu yaşımda yaşıyorum. hüznün ağırlığı kişinin ensesinin içinde bir asalak gibi yuvalanıp var oluyor sanıyorum öyle yüzyıllar boyunca. o hep yeniden ortaya çıkacağı melun yaşlılık halini çağırarak.
şimdi ise, kendimi burada hissetmem için
bana biraz gerçek elmalar
ve evlerin odalarını kapatan
o buzlu camlı kapılardan gerek.
30 Ekim 2021 Cumartesi
25 Ekim 2021 Pazartesi
üzerimde kazağımla
hüngür hüngür ağlayacaktım
her yer buz gibi soğukken
birden bire çok sıcak olacaktı
bu olacaktı
ben seni
önce tişörtüm
sonra kazağımla
sevecektim.
sen ise beni
sevmeyecektin.
mevsim geçti.
oldu.
her yer buz gibi soğukken
birden bire çok sıcak. oldu.
'seni düşünmek güzel şey' diyecekti radyoda.
öyle oldu.
23 Ekim 2021 Cumartesi
19 Ekim 2021 Salı
18 Ekim 2021 Pazartesi
Akşam saatin yedi oluşu gibi. Evde hiçbir lamba yanmazken. Yakında Kış gelecek.
"Güzel olacak" diyorum yanımda her kim varsa. Öylesine diyorum. Kış gelecek ama. Karanlık bu.
Artık bir neşesi yok. Uzaklığınca özlem. Bir lamba yakıyorum, bir lamba daha.
İçime oturuyor yokluğun. İçimde ürkek bir kuş. Akşam olunca çırpınıp duruyor.
Söyle lütfen. Canım. Sana canım derken ben böyle, bilsen ne çok korkuyorum.
Ah canım. Söyle lütfen...
Ben şimdi bu kuşa ne diyeceğim?
10 Ekim 2021 Pazar
Şeylere, kaybolmuş o yerlere benziyorum.
Aidietimi yitirdim. Önce yavaş yavaş ve son anda, aniden.
Dün taze fasulye ve pilav pişirdim. Akşam ödül törenini izledim bilgisayardan, yanında çay içtim. Sanki bir de belediye otobüsüne binseydim her şeyin üstüne, aidiyetim geri gelecekti. İyi hissettim. Bugün yumurtalı ekmek yaptım. Çocukluğumu çağırıyorum. Gidecek hiçbir yerim yok. Ne geçmişte, ne de şimdi. Beni yaşama zaman zaman bağlayan bu şeylerin de kökleri sanki hiçbir yerde yok. Benden değil de bir başkasından aşırılmış, veyahut kötülüğü kazınmaya çalışılmış kokuları soluyorum. Kendimi alıp bir sunturlu yere götürsem...
Yine de çay demliyorum. Şiir okuyorum ve eskiliğime sığınıyorum. Taşıyabilir beni üzerinde ve sakınır içinde diye. Kış geldiğinde... diyorum, eğer küçük bir şehirdeysek hayata da bağlanabiliriz. Kar yağarsa eğer, bir miktar ağaçların üzerinde durur ve hemen çamurlaşmaz yerdekiler de. İçimize çekebiliriz.
Kayboldum. Bilinmez bir yükseltide.
Kendimi sallandırmaya yok niyetim.
Rüyamda Sıla ile kimsesiz bir sokakta karşılaştım. Konuşurken elinde tuttuğu küçük kaleme basıyor ve sesi oradan geliyordu. Sokağın kenarına çektim onu konuşmak için. Biri ölmüştü tanıdığımız. Bir tek Sıla bilmiyordu. Konuşamadım. Birkaç kişi geldi yanımıza sonra, bunu ona anlattılar. Fakat çok dolaylı şeyler söylediler. Sıla anladı. Bir ölümün yarattığı anidenlik hissi, duyan kişinin bunu duyma zamanı ile ilgili. Her duyulduğunda yeniden ölen biri var. Önceden bilenler bunu kanıksamış, fakat işte aynı kişinin başkalarında defalarca yeniden ölümü var. Bu artık ölenin ölümü değil.
5 Ekim 2021 Salı
insan yıllar içinde değişiyor
ben seni ilk gördüğüm yerde değilim
ben seni ilk gördüğüm yerde değilim
canım yavrum.
ben seni ilk gördüğüm yerdeyim.
yaşım aldım. ve evet.
artık umrumda değil.
ah güzelim...
sana kimse demez öyle "güzelim" diye.
taze asılmış o çamaşırların gölgesinde.
her şeyi başa sarıp
"umrum değil" mi demeliydim yoksa..
umrumda değil dediğimde onlar çünkü
sen -zaten biliyorsun- o gözlerinin kahvesi...
bunu ben gibi anlamadılar.