3 Mayıs 2021 Pazartesi

Nisan Günlükleri, 8 Nisan, Çiftlik Köyü

Gece fırtına şiddetlendi, rüzgarın uğultusu her yanı sardı. Kapılar kapandı, açıldı. Korktum, uyandım, aşağı inip etrafa baktım. O kadar yakından gelen seslerin bu evle bir ilgisi yokmuş. Uykum sürekli bu seslerle bölündü. Fakat rüzgarın sesiyle uyumak içime küçük oyuklar kondurmuş gibi. Uğultular içeriye girdi sanki. Garip hissediyorum. 

Genellikle çok erken uyanıyorum. Sabahın erkeni de günün en hızlı geçen zamanı oluyor ne yazık ki. Bir bakıyorum saat 6 iken birden 8 oluveriyor. Güneş ilerliyor. Ay da sabaha karşı doğuyor şimdi. 05:30 gibi, görünüp kayboluyor. Yatak odasında, yatağın karşısındaki büyük pencere göğü görüyor, ardında ağaçlar, orman. Perde açık uyuyorum, uyanıp uyanıp yıldızlara bakıyorum. Gökyüzüne. 
Geçen gün sapsarı; yarım aydan daha ince, hilalden daha kalın ay tam oradan çıkıverdi. Sanki beni o uyandırmıştı. Bir dürtü ile uyandım ve öyle sapsarı karşımda duruyordu. Üzerime doğmuştu sanki. Bakıp bakıp yeniden uyudum sonra. Ertesi gün kameraya almak istedim ama artık hilale dönmüştü. Bir günde böylesine incelmişti. beyaz oluvermişti rengi de. 

Gökyüzünden bir örtü. Işıyor, kayıyor, kavga ve danslar ediyor üzerimizde. Altımızda keza öyle. 

Birkaç ay evvel şöyle yazmıştım: "Göğü ve yıldızları sere serpe göreceğim bir yerde uyumak böyle zor olmamalıydı."
Şimdi bunu hatırlıyorum sık sık. Yola çıkıyorum. Yol beni götürüyor. 
Gün doğuyor ve doğan gün dokuna dokuna ilerliyor üzerime, bir şifacı gibi.

"Bunun çiçeğine sen yetişirsin" diyor amca. İnşallah. İnsanın bir goncanın çiçek açtığını görebilecek kadar bir yerde kalabilmesi ne güzel. Tabiat kendi seyrinde, sen merakınla besliyorsun zamanı.
Şu küçük bahçede uçan, sürünen, yürüyen, konup kaçan ne çok canlı var. Burası onların koca evinin neşeli bir odası belli ki. Seslerinden, kımıldanışlarından belli.

"Hayat bu, belli mi olur..." Bu cümleyi seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder